Yola çıkmadan evvel katıldığım son toplantıdan ofise şimdi döndüm. İşlerimi devretmeyi bitirdim sayılabilir. Güneş açtı.
Bu anda ne boğuşmak sözleşmelerle,
bu anda ne mütalaa, ne rapor, ne kariyerim.
Plazanın kirli camı, güneş ve ben..
Bahtiyarım..
29 Kasım 2013 Cuma
20 Kasım 2013 Çarşamba
Bezgin Olmayan Başlangıç
Özet: Annemden, babamdan, işten ve İstanbul'dan izin aldım; 6,5 sürecek bir geziye çıkıyorum.
Hali hazırdaki ruh durumum başı kesik bir tavuk ile rengarenk bir havai fişek gösterisinin düzensiz ve zamansız karışımı olarak özetlenebilir.
7 ay önce, sonradan sileceğimi düşünerek bezgin bir başlangıç yapmıştım. O zaman yazdığım iki satır şu an içimde olan heyecan patlamasını gölgeliyor gibi gözükse de, bu geziye çıkma kararımı kesin bir şekilde vermeden önceki ruh halimi çok güzel yansıtıyor. O yüzden kıyamadım, o dursun orda. Ben de o halden bu hale nasıl geldiğimi anlatayım.
7 yılı aşkın süredir İstanbul'da muhtelif plazaların muhtelif katlarında günün ve gecenin uzun saatleri boyunca çalışıyorum. Günlük söylenmelerimi saymazsak, üniversiteden mezun olup hiç ara vermeden yaldır yaldır yapmaya başladığım bu işi seviyorum. Fakat uzun ve belirsiz mesai saatleri beni fiziksel ve ruhsal olarak kısıtlıyor. Yaptığım planlar ya iptal oluyor ya son saniyeye kadar acaba gidebilecek miyim stresiyle tükeniyorum ya da gittiğim yerlerde çalışmak zorunda kalıyorum. Durum bu olunca hiç program yapmamaya başladım (ya da başlamışım). Şöyle bir aynaya bakınca "Nasılsa gidemem. Hayalkırıklığına uğramak ve uğratmaktansa hiç kalkışmayayım. İşten erken çıkarsam da evcağızımda oturayım." diye oturduğu yerde oturan bir insan olarak buldum kendimi.
Halbüse gezmeyi nasıl severim. Görmek, havasını solumak istediğim çok çok çok yer var! Yaşam saatim de 30'ü gösterince dedim ki şu havasını solumak istediğim yerler neresiydi bir alt alta yazayım. Sonra şu ülkelerin birer haritasını mı çizsem dedim. Çizerken buralarda nereler görmek lazım diye azcık bakayım dedim. Sonra benden önce bu işi yapan insanların bloglarına rastladım; hem Türk de var bir sürü; hem de tek başına kadın bile var aralarında! Böyle böyle giderek büyüyen bir plan yaptım kendime. En başta kartopu yapmak istemiştim ama yuvarlamaya devam edince benim boyumda kardan adam oldu çıktı.
Canım annemi ve canım babamı da tek çocuklarını dünyaya salmaya ikna etmek kolay olmadı tabii ama nihayet beni anladılar ve desteklediler sağolsunlar. Annemin sürekli GPS takmam gibi bir takım istekleri var ama olsun. Hak veriyorum :)
Derken şöyle bir biletin varlığından haberdar oldum; bir tane alıyorsun, dünyanın çevresinde 16 kere uçurarak sana bir dünya turu attırıyor: Tıkla bakem Türkiye'de bu bileti American Airlines'ın temsilcisi Tal Aviation ofisinden ayarlıyorsunuz. Orada Çiğdem Hanım diye dünya tatlısı bir insan var. (Umarım kendisini canından bezdirmemişimdir ayarlamaları yaparken.) Çiğdem Hanım'la bütün duraklarımı belirledik, sonra değiştirdik, sonra bir daha değiştirdik, hatta sonra bir daha değiştirdik. Nihayetinde eli yüzü düzgün bir program çıkardık.
En son olarak da işimden ücretsiz izin aldım ve planladığım şey çok bi gerçek oluverdi birden.
Bu tur 6,5 ay sürecek. Rotamı bilahare paylaşacağım. Gün itibariyle kaldı 35 gün. 15 gün sonra işe gitmeyi bırakıyorum, 35 gün sonra ise yola çıkıyorum. Telefonum dakika dakika geri sayıyor. Bazen ekrana baktığımda kalbim bir kalp atışı süreliğine duruyor, bazen de çok normalmiş gibi geliyor.
Bakalım neler olacak? Çok heyecanlıyım!
Hali hazırdaki ruh durumum başı kesik bir tavuk ile rengarenk bir havai fişek gösterisinin düzensiz ve zamansız karışımı olarak özetlenebilir.
---
7 ay önce, sonradan sileceğimi düşünerek bezgin bir başlangıç yapmıştım. O zaman yazdığım iki satır şu an içimde olan heyecan patlamasını gölgeliyor gibi gözükse de, bu geziye çıkma kararımı kesin bir şekilde vermeden önceki ruh halimi çok güzel yansıtıyor. O yüzden kıyamadım, o dursun orda. Ben de o halden bu hale nasıl geldiğimi anlatayım.
7 yılı aşkın süredir İstanbul'da muhtelif plazaların muhtelif katlarında günün ve gecenin uzun saatleri boyunca çalışıyorum. Günlük söylenmelerimi saymazsak, üniversiteden mezun olup hiç ara vermeden yaldır yaldır yapmaya başladığım bu işi seviyorum. Fakat uzun ve belirsiz mesai saatleri beni fiziksel ve ruhsal olarak kısıtlıyor. Yaptığım planlar ya iptal oluyor ya son saniyeye kadar acaba gidebilecek miyim stresiyle tükeniyorum ya da gittiğim yerlerde çalışmak zorunda kalıyorum. Durum bu olunca hiç program yapmamaya başladım (ya da başlamışım). Şöyle bir aynaya bakınca "Nasılsa gidemem. Hayalkırıklığına uğramak ve uğratmaktansa hiç kalkışmayayım. İşten erken çıkarsam da evcağızımda oturayım." diye oturduğu yerde oturan bir insan olarak buldum kendimi.
Halbüse gezmeyi nasıl severim. Görmek, havasını solumak istediğim çok çok çok yer var! Yaşam saatim de 30'ü gösterince dedim ki şu havasını solumak istediğim yerler neresiydi bir alt alta yazayım. Sonra şu ülkelerin birer haritasını mı çizsem dedim. Çizerken buralarda nereler görmek lazım diye azcık bakayım dedim. Sonra benden önce bu işi yapan insanların bloglarına rastladım; hem Türk de var bir sürü; hem de tek başına kadın bile var aralarında! Böyle böyle giderek büyüyen bir plan yaptım kendime. En başta kartopu yapmak istemiştim ama yuvarlamaya devam edince benim boyumda kardan adam oldu çıktı.
Derken şöyle bir biletin varlığından haberdar oldum; bir tane alıyorsun, dünyanın çevresinde 16 kere uçurarak sana bir dünya turu attırıyor: Tıkla bakem Türkiye'de bu bileti American Airlines'ın temsilcisi Tal Aviation ofisinden ayarlıyorsunuz. Orada Çiğdem Hanım diye dünya tatlısı bir insan var. (Umarım kendisini canından bezdirmemişimdir ayarlamaları yaparken.) Çiğdem Hanım'la bütün duraklarımı belirledik, sonra değiştirdik, sonra bir daha değiştirdik, hatta sonra bir daha değiştirdik. Nihayetinde eli yüzü düzgün bir program çıkardık.
En son olarak da işimden ücretsiz izin aldım ve planladığım şey çok bi gerçek oluverdi birden.
Bu tur 6,5 ay sürecek. Rotamı bilahare paylaşacağım. Gün itibariyle kaldı 35 gün. 15 gün sonra işe gitmeyi bırakıyorum, 35 gün sonra ise yola çıkıyorum. Telefonum dakika dakika geri sayıyor. Bazen ekrana baktığımda kalbim bir kalp atışı süreliğine duruyor, bazen de çok normalmiş gibi geliyor.
Bakalım neler olacak? Çok heyecanlıyım!
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)