En beğendiğim ve etkilendiğim şeyse 1973 darbesine ve cunta rejiminde yapılan insan hakları ihlalerine adanmış hatıra ve insan hakları müzesi oldu. Yakın tarihiyle böylesi güzel hesaplaşmış bir halkla yüzleşince müzeyi ülkem adına utanarak gezdiğimi itiraf etmeliyim.
(Şu an bulunduğum güya birinci dünya ülkesinde internet hostellerde bile paralı ve cihaz başına paralı olduğu için fotoğraf yükleyemiyorum. Zaten sabrım da yok. Belki ileride sabrım gelirse yüklerim.)
Akşamsa yine uçağa binip gün çizgisini geçtim. 27 Mart 2014'ü neredeyse hiç yaşamadığım gün olarak şahsi tarihime not düştüm ve kendimi Sidney'de buldum. Ama kalbimin bir kısmını da Güney Amerika'da bıraktım. Biz gibi insanları daha uçak kalkarken özledim. Tam duygusallığımı üzerimden atıyordum, uçakta yanımda oturan Arjantinli kadın ben uyurken üzerimi örttü. Meali 'bizi kolay unutamazsın'dı sanırım.
Şu an gezdiğim her yer, tattığım her yemek, kokladığım her koku hayal gibi. Zaman içinde zihnimde kendiliğinden tasniflenir diye umuyorum. Fakat şunu biliyorum ki gitmek istediğim yerler listesi gezdikçe kısalmıyor, bilakis uzuyor. Tehlikeli bir durum. :)
Carmen santiago diye bir çizgi film vardı, bilir misin? :) ben hastasıydım.
YanıtlaSilçok hüzünlü bir ayrılık olmuş. Silkelenip yeni bir enerjiyle gezesin. Yeni yol arkadaşın sana yardımcı olacaktır eminim ;)
Shire'dan resim istiyoruz en az bir tane haberin olsun :)
YanıtlaSil