Nerdeyim?

8 Ağustos 2014 Cuma

Ürdün - III - Amman ve çevresi

Kızıl Deniz'deki son dalışımda Amman'da yaşayan bir grup Fransızla tanıştım. Kendimi onların arabasına yamayıp Amman'a süper rahat bir şekilde döndüm. Amman'daki son günlerim Amman'ın çevresini gezerek ve döneceğim için kımkımlanarak geçti.

İlk akşam varınca herkesçe tavsiye edilen bir yere gittim iftara. Sokakta oturup herkesle beraber iftar açtım. İftarı biraz hayal kırıklığıydı ama yine masa paylaştığım emmi enteresan bir karakterdi. Bıraksam beni nargile içmeye götürecekti:


Ertesi gün Amman'ı gezdim. Pek bir özelliği olmayan amber rengi bir şehir:



Şehrin tepesindeki Citadel:




Bir gün 70lerinde enteresan bir Avusturalyalı çiftle beraber Jaresh'teki devasa Roma kentine gittik. Efes kadar büyük ve çok iyi korunmuştu. Çok etkilendim.











Son günümün aktivitesi de Lut gölünde yüzmekti. Bir müzede tanıştığım bir kızla araba paylaşarak gittik. Yolda bir de Madaba'ya uğradık. Bir Bizans kilisesinin zemininde çıkarılan Ortadoğu haritası şeklindeki mozaikleri ile meşhurmuş. Renkler desenler çok güzeldi:



Sonra Lut gölüne vardık. Biliyorsunuzdur Lut Gölünde %34 oranında tuz var. Gezim boyunca - özellikle Hindistan'da- topladığım mikropları tuza basıp temizledim ben de. Sağımda solumda yaralar vardı, onlara cazz diye yandı - çok canım yandı da çaktırmadım. Çok tuhaf bir su. Kıyısında mineraller kristalleşmiş ama içine girince normal deniz suyu gibi mavi. Bir de jel gibi. İnsan kendini yenilenmiş temizlenmiş hissetmiyor. Hafif derin yerine doğru gidince ayağa kalkıp yürüyerek sudan çıkmak istedim. Ayağımı yere basamıyorum bir türlü. Böcek gibi bir sırt üstü bir yüz üstü dönüp duruyorum. Sandım ki çok derine gittim. Biraz debelendikten sonra aklıma geldi yoğunluktan batmıyorum. Böyle saçma bir su olamaz. Bayağı eğlenceliydi ama.


Lut gölü listemdeki son maddeydi. Yüzüp çıkınca dönüyor olduğum dank etti, üzüldüm, sevindim, bir şeyler oldu çıkınca. Bende ayrı bir yer etti.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder