Nerdeyim?

30 Aralık 2013 Pazartesi

Ekvador - l

Bu gezinin burda başlama sebebi Quito'ya (Kito diye okunuyor bu arada) 2 saat mesafede olan Otavalo'da Cumartesi kurulan yerel pazara yetişmek istemem.  Onca yorgunluğa rağmen sabah 6da tık diye uyandım.   Zaten uyanamasan gidemeyecekmişim.  Çünkü saati sabah 6'ya değil akşam 6'ya kurmuşum.  Salaklıklar burda bitiyor sanmayın! Bir alana bir bedava.  Sonradan şehirlerarası otobüs garında farkettim ki pasaport ve paralarımı hostelde bırakmışım.  Yani cebimden hasbel kader çıkan 16 dolarla el ülkesinde şehirlerarası yolculuk yaptım. Aferim!

Bu arada dolar dedim ya, para birimleri baya bildiğin dolar. Yıllar süren bir süreç içinde Ekvador'un sucre'si feci devalue olmuş.  Öyle ki 2000'de illalah deyip dolara geçivermişler.

Neyse, sabah 6buçukta hostelden çıkıp, yolumu araken yerel kıyafetli bir kadınla karşılaşınca gözlerim doldu.  İlk defa yaptığım şeyin idrakına bu sabah o an vardım.  Kendimi çok özgür hissettim.  Yani zaten özgürdüm de, bu başka bi his.  Tuhaf ve güzel.  Bu gazla önüme çıkan bir Ekvadorluya İspanyolca yol sordum, cevabı da anladım.  Sonra bir kaç kere daha, becerince baya bi şımardım.   O zaman daha parasız olduğumu bilmiyordum tabii, özgüven ordan geliyor.  Bindim troleybüse, sabahın 6 buçuğunda ayakta kaldım ya la.  Ekvador insanın jöle sevdasına da yukardan şahit oldum böylece.  (Akşam dönerken de ama kardeşlerimizin boyunlarına kasetçalar takıp karaoke yaparak para kazanmalarını ufkumu açtı.)  Sonra metrobüse bindim, evet burda da varmış.  Şehirde de toplu taşıma adına yok yok.  Troleybüs, metrobüs, metro, otobüs..   1 saat yola 25 cent ödedim. (Utan İETT!)  Otavala otobüsü için de 1 saat sıra bekledim.  Sıra şöyleydi, o yüzden arada taksiye müşteri toplayan amcalar gelip durdu.  Var bizden bir şey buralarda:


Fakat önüm arkam sağım solum Pochahontas.  Ya tamam o Kızılderiliydi de bunlar da böyle be arkadaş.  Süper sevimliler! Memlekette yerlilerimiz var, siyahilerimiz var, İspanyol beyazlar ve bunların binbir türlü kombinasyonları var.  Çocuklar bana şöyle bakıyor genelde, biz bunu peynir diye yiyoruz bee!




Otobüste tesadüf eseri en öne oturdum.  Yalnız bu koltuğa ulaşana kadar baya bi aptallık yaptım. Anlatmayayım ama cevapları o kadar da anlamıyormuşum.  :))

Yol inanılmaz güzeldi.  Aşağıdaki manzaralar eşliğinde pek bi yerel müziğimizle geldik.  (Romeo Santos dinlemişiz.)  Yol boyu şoför ve muavin da müziğe eşlik ettiler.  Yolda durdurmaya çalışanlara yer yok bacım anlamında el ede ede 2 buçuk saat ol gittik. Çok dağlar tırmandık, çok güzrl yerlerden geçti.  Pazar güzel olmasaydı bile yolu bile değerdi.  Yolun güzelliğini tam anlatamayan fotolarım:






Bu da nadir sakin anlardan birinde çekilmiş bir video.


Şahaneydi!!

Pazarın resimleri bir sonraki postta geliyor.

2 yorum: