Nerdeyim?

30 Aralık 2013 Pazartesi

Ekvador - ll

İlk günden devam.  Pazar çok çok güzeldi.  Bir sürü turist vardı ama pazar o kadar büyüktü ki turistler olarak dağınıktık.  Zaten beklediğimin aksine hiç turistik bir pazar değildi.  Baya yerliler alışveriş yapıyordu. Bağlantım sebebiyle tadımlık manzaralar:




Bu arada yerliler cidden kendi kıyafetlerini aktif şekilde giyiyorlar.  Ben de giymek istedim!!  Sırtlarına da bebelerini bağlıyorlar.



Herkesin bebesi kendine tabii:



Sonracığıma 3 dolar'a şu tabağı yedim.  Para da yok ya :) Patates, mısır, salata, et ve anlamadığım ama tadı güzel bir şeyler.



Pazarın ucunu alayım derken mahvoldum 1 saat yol bir başından diğerine.  Dönüşte Aksaray Aksaray tadında Quito Quito diye bağıran bir arabaya son saniye atlayıp devam et! diye bağırdım.  (Yok valla bağırmadım.)  İrtifadan başım tuttu, oh bi uyudum yolda. İrtifa 3,000 mt demiş miydim?  Hızlı hızlı merdiven çıkınca ya da çok konuşunca müthiş yoruluyorum.  Her şeyi sakin sakin yapmak lazım.

Arada seyyar satıcı bindi arabaya, İstanbul olsam ağzıma koymayacağım bi meyve salatası yedim.

Sonra kendimi Quito'ya vurdum.  Dün gece gelirken şehrin iğrenç mahallelerinden geçmiştik.  Şehrin meydanına inince ne kadar güzeldi bir yer olduğunu gördüm.  Hakikaten çok güzel.  İnsanlar da çok tatlılar bu arada.  Birileri sürekli yolda beni durdurup nerdensin yardıma ihtiyacın var mı diye soruyor, bi sevimlilik.  İspanyolca diyorlar ama olsun.  'Aman kamerana dikkat et.'  Hatta bir teyze arabadan sarkıp kameran dışarda dikkat et dedi.  Metrobüste birine durak sordum.  Sonra sorduğum adam indi, başkası beni iş edinmiş meğersem.  Durağım gelince geldi uyardı beni.  Quito resimlerini bağlantı sıkıntısından ekleyemiyorum.  Pek fantastik bir çalışmam yok zaten, :)  Ertesi gün - yani bugün - Ekvator çizgiletini keşfettik Pingu'yla, azzz sonra.

2 yorum: