Melbourne'dan güneşli mi güneşli Hamilton adasına konduk, paltoları çantalara kaldırdık, ayakkabıları parmak arası terliklere değiştirdik. Hava mis! Hamilton adası zengin resortlarından oluştuğu için kendimizi ana karadaki Airlie Beach'e attık. Burası mavi suların, beyaz kumların, bazen süründüren bazen öldüren deniz analarının memleketi.
O yüzden üşenmeyip bir lagün yapmışlar. Biz de eksik kalır mıyız girdik hemen.
Ertesi gün hedef büyük bariyer resifinde dalış. Resifin yanına bir dalış istasyonu demirlemişler. Bunu fırsat bilen George da orayı kendine yuva bellemiş. Karısı da var, Georgette.
Bir ertesi günse ha geldi ha gelecek denilen fırtına Ita ile müşerref olduk. Whitehaven gezimiz badem oldu ama siklon görmüş olduk, görgümüz arttı.
O kıyamette barlara hücum eden diğer gençlerle beraber biz de sıradan Avustralya biralarının tadına baka baka, cennete veda ettik.
Öncelikle, welcome back :) uzun aradan sonra beklenen yazı grubundan bahsediyorum. Sanırım hayatta en çok görmek istediğim doğa oluşumu bir lagün olabilir. :) önceki yazıya ithafen de; london bridge hikayesi koparttı :))) önce camlardaki buğular kalksın, sonra camlar açılsın :) (çok geyik olmadı umarım)
YanıtlaSil