Nerdeyim?

1 Ocak 2014 Çarşamba

Kolombiya - I - 3 iyilik bir 1 kötülüğü götürür mü?


Bugünkü - yani aslında dünkü - hikayemiz Allah iyi insanlarla karşılaştırsın duasına örnek nitelikte.

Her gün yazıyorum ama benim için mucizevi nitelikte ondan: Kendiliğimden 5buçukta uyandım.  Çok heyecanlıyım çünkü karadan Kolombiya sınırını geçeceğim.   Hostelin şoförü Omar beni aldı, yol boyunca sohbet ede ede şehrin garına getirdi.   Nasıl sohbeti tatlı bir insan.  İlk gün beni havalimanından bir kadın almıştı yanında 2 kızla beraber.  Meğer Omar'ın yakın arkadaşıymış o kadın ve beraber 2 çocukları varmış! Hani biz marjinaldik!?!?  Omar otogara gelince biletimi aldı, otobüsümü buldu, beni bindirdi, arkamdan el salladı.  Bunları yapması gerekmiyordu ama benim işimi 20 dk kolaylaştırdı, otobüsü yakalamamı sağladı.  İyi insan uno.

Otobüste yine bir tombulun yanına düştüm, cep telefonunu iç çamaşırının içine sokup duran bir kadın.   Hayır, ikide bir ötüyor.  Ablacıım afedersin neren ötüyor biliyor musun?

O indi, beraber seyahat eden 2 adamdan biri geldi bu sefer.  Adam Kolombiyalıymış. Sınır geçecekmiş.  Bana yardım eder misiniz dedim.  Tabii dedi.  Bu arada televizyonda bangır bangır İspanyolca Armageddon var.  Onunla dalga geçtik.  Herkes kendi dilinde tabii.  Otobüs durunca kendini ve arkadaşına sütlü bir içecek almış, bana da almış.   (Evladım tanımadığın insandan yiyecek alma! Tamam anne!)  Eğlene eğlene geldik yolu Tulcan'a kadar.  İndik, bir  adamdan para bozuyordu, sen de boz dedi, bueno cambio (benim tarzancama adapte oldu zavallı).  Sınıra kadar taksiye binmek lazım.  Hadi bindik.  Para ödetmediler.  Kendileri geçmedikleri halde beni migracion'a teslim edip gittiler.  İyi insanlar dos.

Ekvador'dan çıkmak için 45 dk sıra bekledim.  Sırada Kolombiyalı bir insanla konuşuyordum.  Benim varmaya çalıştığım şehir olan Pasto'luymuş.  Sınır kasabasında kal dedi, Pasto'ya yarın gidersin.  Gece olur, gece dışarda kalma dedi, sanki ben Kolombiya'dan az korkuyormuşum gibi beni iyice korkuttu.  Kolombiya sınırından 4 dakikada geçtim.  Hedefim önce bir Las Lajas Katedraline gitmek.  (Girin bi googledan bakın lütfen, inanılmaz guzellikte bir yer!)  Resimdeki katedrali bulunuz:



Oradan da geceyi geçirmek üzere Pasto'ya.  Bi taksi buldum.  Elimde neresi kaç yazar diye tarife var muhtelif kaynaklardan.  Önce katedral sonra da Pasto otobüslerinin kalktığı Ipiales'e gideceğiz.  Bi fiyat söyledi.  Tamam ucuz.  Gidelim.  Gittik, taksici abimiz Favio beni güzel gezdirdi katedralde tarzanca.  Dönüşte saat de artık üç olduğundan akşamdan evvel otele varamam korkusu sardı.  Zira Pasto iyi ihtimal 2 saatlik yol.
Dedim ki Pasto'ya kaça gidersin?  O arada ben alışamaya vakit bulamadığım Kolombia pesosunu yanlış hesapladım - resmi kur karaborsa bambaşka.  Uzun lafın kısası ödemem gereken paranın 4 (yazıyla dört) katı fazlasını ödedim. Sizin anlayacağınız abi oğlanın nişanını yaptı - cem yilmaz stayla  (Yani aslında kızı varmış 2 tane).  Farkettiğimde iş işten geçmişti.  'Unut Tuna' diye tekrar ettim yol boyu kendime.  Hızlı gideceksin, güvendesin, zaten bi kazıklanacaktın Kolombiya'da, o bu olsun.  Yol da çok güzeldi, salsa dinleye dinleye geldik.  Neredeyse yediğim kazığı unutuyordum.



Ama Pasto'ya varınca, bizim abi tutturdu ben bu plakayla şehir içine giremem.  Burda in taksiye bin.  Oldu gözlerim doldu.  Oteli bulacan aloo diyorum, aynı şeyi tekrarlıyor.  Benim ciyak ciyak (İngilizce) yellozlaşmam sonucunda,  biraz daha açıkladı, lütfedip parasını ben vereceğim, şoföre de adresi anlatacağım dedi.  İndik arabadan taksi yok.  Bu anlattığım süreç 1 saat sürdü.  Nihayet taksi bulamadık, ben oteli zaten Gps'ten bulmuştum ama sokaklar bi acaip, tek başıma yürüyesim gelmedi.  (Sonradan öğrendim şehirde bir sürü Türk ve Arap varmış - belli)  Kattım Favio'yu önüme buldum oteli yürüyerek.  Otelin önünde bir daha para istemez mi!?!? Küfredip kovdum.  Ama sabır bitti bende.  Oteldeki resepsiyonist nasılsınız deyince hiç de iyi değiliiieeeeem diye açtım muslukları.  Sonra otelin sahibi geldi, oğluyla.  Oğlu olan adam (Andres) çok iyi İngilizce biliyor.  Çölde vaha!  Adama verdiğim parayı söyledim, bayılıyordu.  Dedim bana yemek verin, yarın sabahtan defolup gidicem bu zıkkım şehirden.  Otelde yemek yok dedi.  Bir iki restoran tarif etti.  Sonra ben dışarı çıkmakla çıkmamak arasıda gidip gelirken karımla yemeğe gidiyoruz gelir misin dedi? -İyi insanlar tres-  Ay gelmez miyim.  3 yaşındaki kızları Isabel ile beraber yola çıktık.   Bana yılbaşı süslerini göstermek için yolu uzattılar.  Beni indirip resmimi çektiler önünde.   Şehrin görmediğim yerlerini gösterdiler.  Sonra alt tarafı bir avmye gidip birer hamburger yedik.  Ama ben nasıl mutlu oldum.  Kendimi ortadan ikiye kırılmış hissediyordum, tamir ettiler. Avm'ye Andres'in annesi de geldi.  Dediler ki yarın otobüs olmazsa bizim yeni yıl yemeğimize davetlisin.. Ah nasıl duygulandım.  Ama yine de sabah körü gitmeye çalışmayı planlanmıştım.  Ben odama gidince telefonla arayıp, yarın az otobüs olur, bir gece daha kal, para ödemene gerek yok, yarın yemeğe gel sonra gidersin dediler..  İçim aktı.

Gece tekliflerini kabul ettim ve zaten 3 kere değişen Medellin biletimi yakmaya karar verdim.  Ama sabah uyarınca yılın ilk günü hiç otobüs olmadığını öğrendik.   Ayrılmam gerekti.  Binbir teşekkürle ayrıldım.  Hala arkamdan sorun olursa geri dön nerde olursan ol diyorlardı.  Yanıma da akşam yemeği paketleyip verdiler.  Şimdi ben Kolombiya'yı nasıl sevmem?

Şu kadar paradan fazla verme tembihleriyle uğurlandım.  Popayan'a giden bir otobüse bindim.  Otobüste yine tek gringo benim.  Millet baya bi ilgilendi benimle.  İngilizce bilen tek kişi olan Arjantinli'yle tanıştım, kız yol boyu evlat edindi beni.  7 ay çalışıp 5 ay geziyormuş.  33 yaşındaymış.  Ya dostlar, böyle hayatlar var.    Meczup bi oğlan vardı.  Geldi bişiler söyledi.   Hiç anlamıyorum.  Bir kaç kere tekrar edince birileri yardıma koştu.  İspanyolca'dan İspanyolca'ya tercüme yaptılar.  Adımı soruyormuş.  Yok artık, onu anlamıyor muyum?!  Şili'liymiş.  Onlar öyle acaip konuşurlarmış.  Nereli olduğumu öğrenince 'Ot içiyor musun?' dedi.  La get!  Kovaladım.  Ortaya çıktı ki, 'Estoy Turco' (ben Türk'üm) Kolombiya argosunda 'kafam iyi' demekmiş!  Ya nasıl ya!

Kazasız belasız Popayan'a vardım.  Kolonyal mimarili hoş bir şehir.  Meydanda yılbaşı için tamtamlar çalıyor.  Ben hosteldeki yemeğe katılacağım.  Siz de buralılar gibi yapın geçen yılınızın mutsuzluklarını bir kağıt bebek yapın ya da bir kâğıda yazın ve yakın.  (Yaktıkları şeyin adına año viejo diyorlar - eski yıl. ) Mutsuzluklarınız yansın, yüzünüz gülsün!  Herkese sağlıklı mutlu yıllar!  Feliz Año Nuevo!

5 yorum:

  1. elinde Pingu ile poz veren sahtekar taksici mi :(

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet.. Sahtekarlığını saymazsak tatlı adamdı :)

      Sil
  2. "seni yazdim taksici, seni evinden aldirticam"

    imza: laz mafyasi

    YanıtlaSil
  3. kızları evde kalır inşallah :(

    YanıtlaSil
  4. Hayret!! Amca da pek Türk'e benzemiyor ama.. Belki 3.göbekten falan bulaşmıştır.. :P Aynısı Rus iSteplerinde dolaşırken Nizhny Novgorod, eski adıyla Gorky'de (evet Maksim Gorki nin Gorki'si :))) başıma gelmişti.. Azeri bi taksiciye Gardaş Mardaş derken 100 rublelik yola 1000 ruble vermiştim.. :(((( Senin amca insaflıymış, tatlılığı ordan geliyor herhalde :P 1'e 4 kaldıraçla iyi kurtulmuşun.. Benimkiyle 3 nişan 2 düğün 3 balayı yaptı hain Taksici!! Çok sinir bozucu bir durum olsa da küfret devam et Duna Gızım :) dahaa önünde uzuuuun bir yol ve türlü BÖLÜM SONU CANAVARLARI var :)))))

    YanıtlaSil