Nerdeyim?

4 Ocak 2014 Cumartesi

Kolombiya - ll

Yıllarca Kolombiya polisini askerini öttürmüş uyuşturucu babası Pablo Escobar'ın kenti Medellin'deyim.

Kaldığım yerden devam edeyim.  Yılbaşı gecesi hosteldeki yemeğe katıldım.  İngiliz 3 öğretmen, 2 Amerika Kanada İngiltere civarlarından çift, 1 Amerikalı motorcu, 3 adet hostel sahibi gibi bir grup vardı.  12'de meydana çıktık, heyo meyo yapıldı.  Bu sene önemli bir tarih değil 1 Ocak benim için.  Yeni yıl kararı da yok kendimi kollamaktan başka.

Popayan avuçiçi kadar bir yer.  Havaifişekler hariç tüm sesi biz yaptık herhalde.  Ardından hep beraber salsa bara gidildi.  Once biz gringolar-gringalar biraz debelendik.  Sonra yılbaşı yemeğinin bulaştığı bitince televizyonu kapatıp gelmiş amcalar teyzeler doluştu.  Tipleri yolda görseniz ikinciye dönüp bakmazsınız ama yere vuran çenemi topladıktan sonra 3e kadar falan bu güdük, kıvrak, güleryüzlü tatlı insanlara hipnotize oldum.  Vay be.  Hala şok içindeyim.  Hadi hanım demişler kalk iki kıvırtıp gelelim.  Biz kendi müziğimizi bu kadar dinlemiyoruz ya, o yüzden her pencereden salsa taşmasına ve herkesin müthiş dansetmesine baya şaşırıyorum.  Geçen hafta Bogota'ya indiğimde şahit olduğum ilk şeylerden biri havaalanında çalan müziğe kıvırarak eşlik eden güvenlik görevlisi olmuştu zaten.  Durmuyorlar.

Güzel bir akşamdı.  Sabah Popayan'ı gezmeye çıktım.  Kolonyal bölümü baya sevimli.  Hostel sahiplerinden biri bugün ortada polis olmaz kameranı çıkarma dedi.  Eneeem.  Hemen laf dinledim.  Kiliseler tıklım tıkıştı, sokaklarsa bomboş.  Bir de cenaze gördüm, izledim azıcık.   Rahip ilahi niyetine feci bir karaoke yapmaya başlayınca kaçtım.   Kolombiya'da 3 şehirde 10 civarı kiliseye girdim.  Hepsi saat kaç olursa olsun dolu.  Ayin olsun olmasın.  Çok enteresan.





Öğleden sonra uçağım vardı Medellin'e.  Cüzdanımı çıkarınca niyetlendiğimden fazla gidiyor diye bilin bakalım ne yaptım? Yürüdüm havaalanına!  15 dk ama, öyle küçük şehir.  Bir x ray makineleri var, o da arkada,  girişte köpüş var bi tane o kokluyor isterse.  Uçağı kapı önünde bekledim.  Gelene geçene selam verdim.  (Zaten herkes tanısın tanımasın selamlaşıyor burda.)  Hava orda leş biliyorum, afedersiniz ama, güzel güneş hafif rüzgar mutluluktan çatlayacaktım.




Bogota aktarmalı Medellin'e geldim bi pırpırla.  Yol bitince üzüldüm.  Gideceğim yerler kadar yolculuğun kendisini de seviyor olabilir miyim?  

İndiğimde hava karanlıktı.  Ama cimri mode on, ben bu ekonomiye daha da alıp verip can vermem dedim, dolmuşa bineyim.  Bindim colectivo'ya.  Şu isme de duyduğum ilk andan beri bayılıyorum.  Akabinde taksimetreli bir taksiyle olaysız geldim.  Akşamım 3 aylığına burda yaşamaya gelmiş gamsız bir Kanadalı gençten yarın ne yapayım tavsiyeleri almakla geçti.  Sonra baktım nene gibi televizyon karşısında uyuyorum yattım.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder